Adam: Bu güzel günlerde bu küçük sahil kentinde olmanı isterdim benimle birlikte. Küçük ama şirin bir dünya görünür baktığım yerden.
Kadın: Bunun olamayacağını biliyorsun daha önce kararımı net bir şekilde söylemiştim sana.
Adam: Belki fikrinin değişebileceğine inanmak istedim sadece.
Kadın: Böyle bir intiba uyandırdıysam sende kusura bakma lütfen. Canının yanmasını istemem.
Adam: İnsanların değişebileceğine inanırım hep. Dünkü senin hayalleri ve hayal kırıklıkları şimdiki seni yarattı oysa. Tıpkı bugün konuştuğum senin yarın konuşacağım sen olmayacağı gibi..
Kadın: Evet bazı şeyler değişir, bazı şeylerse değişmez.
Adam: Bazı şeyler değişmez, senin değişeceğin gerçeği gibi ve evet bazı şeyler de 'değişmez' sana olan hislerim gibi..
Kadın: Birbirimizi bu kadar yanlış zamanlarda tanımış olmak istemezdim. Keşke çok daha önceden farkında olsaydık. Oysa ben sana erken geldim, sense bana geç kaldın.
Adam: Aynı zamandayız. Ne dünün pişmanlıkları ne de yarının bize sırtını döndüğü o umutsuzluğun gölgesinde!
Kadın: Zaman geçtikçe insan zayıf düşer. Eskiyen bedeni gibi yorgun zihninin başıboşluğunda kendinden geçer. Kelimeler yorulur dilin ucunda. Belki de umursamazlıkla korku arasında bir histeridir bu.
Adam: Seni her halinle kabul ediyorum. Yoksa yeterince güvenilir mi değilim sence?
Kadın: Ne kendimi anlatmak ne de seni anlamak istiyorumdur belki de...
Adam: Ben de elimden geleni yapmak istiyorumdur belki de! Gözlerim gözlerin, gözlerin gözlerim olsun ve bakışlarımızın buluştuğu yerden aynı yere bakalım istiyorumdur belki de..
Kadın: Tutamayacağın sözler vermekten korkmuyor musun peki? Ya seni seversem ve beni terk edersen?
Adam: Ya seni seversem ve sen beni terk edersen?
Kadın: Ya seni sevemezsem ve kalbini kırarsam?
Adam: Ya çok mutlu olursak ve birbirimiz için birbirimizle beraber varsak? Bir ömür cevabı verilmemiş bir soruyla yaşamaktan daha mı acı verici olurdu sence?!
Kadın: ........
....ve kadın gitti....ve bir aşk başlamadan bitti!