30 Ocak 2011 Pazar

Dünyanın Her Yerine Gidilebilir mi?

Dünyanın heryerine gidilebilir mi diye düşünürdüm hep...Çocukluğumun o büyülü dünyasına sığmazdı dünya..Kocaman gelirdi ama büyüdükçe insanın hayalleri gibi dünyada küçülüyor gözünde.Şuan heryer gidilebilirmiş hissi uyandırıyor bende.EVS projelerini tesadüf eseri katıldığım bir davet sonucu, karşılaştığım biri anlattı bana.İçimde bitmek tükenmek bilmeyen ancak uyuklayan gitme isteğimi yeniden uyandırdı bu fikir.Fransa'ya gitmek istiyorum.Fransa'nın o kendine has, meşakatli ama bize çoğunlukla egzotik gelen dilini yani Fransızca'yı öğrenmek istiyorum...Eğer ben dün o davete gitmemiş olsa idim şuan bunları düşünmek ve yazmak yerine, muhtemelen TV karşısında uyukluyor olacaktım.Sanırım bazen fırsatları biz yaratıyoruz, doğru yerde,doğru insanlarla karşılaşmak gibi...Bakalım gidebilecek miyim? Belki bundan birkaç ay sonra Fransa'dan yazıyor olurum...Hayat...Verdiklerin ve vermediklerinle bizi sınıyorsun...Teşekkürler...

Simge GÖNÜL

28 Ocak 2011 Cuma

John F. Kennedy Nasıl Fark Yarattı?

”Eski güzel zamanlar” derken, sanırım genellikle bu kast ediliyor.
Hayatınızın geri kalanında Harvard’a kabul edilmeniz, siyasette hızlıca yükselip başbakan/cumhurbaşkanı olmanız ve Marilyn Monroe’ya benzeyen biriyle zaman geçirebilmeniz ne kadar mümkün; önce bunu düşünün.
John F. Kennedy’nin sürecini başlatan ve Harvard’a kabulünü mümkün kılan metin bir süredir çeşitli mecralarda dolaşıyor. Bir göz atalım: “The reasons that I have for wanting to go to Harvard are several. I feel that Harvard can give me a better background and a better liberal education than any other university. I have always wanted to go there, as I have felt that it is not just another college, but is a university with something definite to offer. Then to, I would like to go to the same college as my father. To be a ‘Harvard man’ is an enviable distinction, and one that I sincerely hope I shall attain.”
Büyüleyici değil sanki?
Rekabetin ve dolayısıyla replikasyonun bugüne göre çok daha mütevazi seviyelerde seyrettiği bir zamanda John F. Kennedy’nin öyküsü için bu metin yeterli olmuş. Şu anda Harvard’a yıllık 10.000 civarlarında başvuruda bulunulduğu ve redd alma ihtimalinizin, kabul alma ihtimalinizden çok daha yüksek olduğu bilinen gerçekler.
Fark yaratmanın ve akıllı rekabetin ilk koşulu, dönemi algılamak.
Artık hiçbir kurum/oluşum/birey, John F. Kennedy kadar şanslı değil.

Alıntı: http://www.marketoloji.com/2011/01/23/john-f-kennedy-nasil-fark-yaratti/

22 Ocak 2011 Cumartesi

kendime ait bi' yer...

Uzun zamandır açmayı tasarladığım ama yoğunluktan bir türlü fırsat bulamadığım boguma en sonunda kavuştum :) Benim de artık kendime ait bi' yerim var......